Photo Sharing and Video Hosting at Photobucket

Google

 
G Ö Z L E M E V İ
 
  ANA SAYFA
  HABERLER
  POLİS HABER
  HUKUK
  VİDEO
  BELGESEL
  İNGLİZCE HABERLER
  ARAPÇA HABER
  EVREN
  GELENEKLERİMİZ
  CHAT
  E-- HİZMET
  ATATÜRK KÖŞESİ
  Bilinmeyenler=UFO
  ÖNCE SAĞLIK
  ŞANS OYUNLARI=OYNA
  HTML KODLARI
  TÜM GAZETELER
  MÜZİK
  OYUNLAR
  YAŞAMIN İÇİNDEN
  DÜNYANIN YEDİ HARİKASI
  UNUTMA AKLINDA BULUNSUN
  PÜF NOKTASI
  İNTERNET'DEN YARARLANMA
  A T A S Ö Z L E R İ
  K O D L A R
  HAREKETLİ MANZARA RESİMLERİ
  TÜRKİYE'DEKİ MÜZELER
  DETAYLI HABERLER
  BİYOLOJİ
  MEDENİYETLER TARİHİ
  DUVAR YAZILARI
  GENEL KÜLTÜR
  Ş İ İ R L E R
  İLK YARDIM
  BESLENME
  METAFİZİK
  DEPRESYON NEDİR
  SIK KULLANILAN LİNKLER
  KIZILAY KAN MERKEZLERİ
  NÖBETÇİ ECZANELER
  ASKER HABER
  İLLERİMİZ ve ANLAMLARI
  ÖDEV SAYFASI
  SİTEN İÇİN GEREKLİ BİLGİLER
  DERS ÇALIŞMA TEKNİKLERİ
  PRATİK BİLGİLER
  GÖZ YANILMALARI
  EN POPÜLER SİTELER
  GÖRGÜ KURALLARI
  ESKİ TÜRK DEVLETLERİ
  İSİM VE ANLAMLARI
  PEYGAMBERLER TARİHİ
  OSMANLI PADİŞAHLARI
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
İNTERNET TARAYICISI // --> S
Saniyedir bu sayfadasınız...









LOTO z-loto-3
Sonuçlar
HTML KOD
GT S LP:






PGoogle Pagerank CheckerDL

E-MAİL>
 


    

e-Mail Me

U

HİCRİ TAKVİM

Havalimanları ( Canlı )

G E

Click here to send this site to a friend!

ONLİNE
ÖNCE SAĞLIK
start Player 



SAĞLIK BİLGİLERİ
Soğuk Algınlığına Dikkat Ayva ve Armut Kanı Temizliyor Ayva ve Armut Kanı Temizliyor
Stres Diş Gıcırdatıyor Stres Diş Gıcırdatıyor Mezoterapi - Mezoterapi Nedir Mezoterapi - Mezoterapi Nedir
Kadında cinsel fonksiyon bozukluğu Kadında cinsel fonksiyon bozukluğu Sinir Krizi Sinir Krizi
Kilo verirken Dikkat Kilo verirken Dikkat çocuklarda ve Bebeklerde şeker hastalığı çocuklarda ve Bebeklerde şeker hastalığı
KEPEK VE KORUNMA YOLLARI KEPEK VE KORUNMA YOLLARI Prostat Kanserinin Tedavisi Tanısı Prostat Kanserinin Tedavisi Tanısı
Stres ve Diyet Stres ve Diyet saç dökülmeleri ve tedavisi saç dökülmeleri ve tedavisi
BEHÇET... BEHÇET... Romatoloji Nedir hastalıkları belirtileri Romatoloji Nedir hastalıkları belirtileri
Doğru Beslenmenin Yolları Doğru Beslenmenin Yolları Viral Hepatit - Hepatit B - Sarılık Viral Hepatit - Hepatit B - Sarılık
Tırnak Sorunları Tırnak Sorunları Hipertansiyon nedir tedavisi hastalığı Hipertansiyon nedir tedavisi hastalığı
Ayva ve Armut Kanı Temizliyor Ayva ve Armut Kanı Temizliyor Dahiliye Nedir Dahiliye Nedir
Şok durumu - İlk Yardım Şok durumu - İlk Yardım Güneş Altında uzun süre kalmak Deri Kanserine Davetiye Çıkarıyor Güneş Altında uzun süre kalmak Deri Kanserine Davetiye Çıkarıyor
İstanbul Bronşiti İstanbul Bronşiti Kanser Nedir - Kanserin sebepleri - Kanserden Korunmak Kanser Nedir - Kanserin sebepleri - Kanserden Korunmak
zührevi hastalıklar zührevi hastalıklar Kabızlık Kabızlık
Kalp Hastalıklarının en iyi ilacı Balık Kalp Hastalıklarının en iyi ilacı Balık Bal Balın Faydaları Bal Balın Faydaları
Sağlıklı Bir Uzun ömür için Sebze Yiyin Sağlıklı Bir Uzun ömür için Sebze Yiyin Hangi Yaşta Hangi Spor Yapılmalı Hangi Yaşta Hangi Spor Yapılmalı
Uzmanlardan Diyet önerisi Uzmanlardan Diyet önerisi Boşanacak çiftler Çocuklarını Düşünmeli Boşanacak çiftler Çocuklarını Düşünmeli
sinüzit tedavisinde geç kalmayın sinüzit tedavisinde geç kalmayın Beslenirken Nelere Dikkat Etmeliyiz Beslenirken Nelere Dikkat Etmeliyiz
Masajınızı Kendiniz Yapınız Masajınızı Kendiniz Yapınız Hemoroit - Basur Hemoroit - Basur
Genital Siğil uçuk Genital Siğil uçuk Kiraz'ın Faydaları Kiraz'ın Faydaları
çocuklarda Okul Fobisi ve Tedavisi çocuklarda Okul Fobisi ve Tedavisi Sivilcelerden Kurtulmanın Yolları Sivilcelerden Kurtulmanın Yolları
Yağ Yaktıran Formüller Yağ Yaktıran Formüller Sigaranın vücudumuza zararları nelerdir Sigaranın vücudumuza zararları nelerdir
KONJENİTAL (DOĞUMSAL) ŞAŞILIKLAR KONJENİTAL (DOĞUMSAL) ŞAŞILIKLAR Kemoterapi Nedir Amaçları Nelerdir Kemoterapi Nedir Amaçları Nelerdir
Solaryumlar Yararli mi Zararli mi ? Solaryumlar Yararli mi Zararli mi ? Elektrik Çarpmalarında ilk Yardım Neler Yapılmalı Elektrik Çarpmalarında ilk Yardım Neler Yapılmalı
istemsiz kasılma ve Titremeler istemsiz kasılma ve Titremeler şizofreni Nedir Tedavisi Nedenleri Belirtileri Tanı şizofreni Nedir Tedavisi Nedenleri Belirtileri Tanı
cilt yapısı ve yara iyileşmesi cilt yapısı ve yara iyileşmesi Diyebette Beslenme Diyebette Beslenme
Anti Aging ile 20 Yaş Gençleşmek mümkün Anti Aging ile 20 Yaş Gençleşmek mümkün Genital Siğiller Nedir Tedavisi Tanı Teşhis Genital Siğiller Nedir Tedavisi Tanı Teşhis
karaciğer ve böbreğin onarımı artık mümkün! karaciğer ve böbreğin onarımı artık mümkün! Kawasaki Hastalığı Kawasaki Hastalığı
glokom göz tansiyonu glokom göz tansiyonu Çocukluk Çağı SPONDiLOARTROPATiLERi Nedir? Çocukluk Çağı SPONDiLOARTROPATiLERi Nedir?
Çinko Eksikliği Saç Dökülmesi Diyet Çinko Eksikliği Saç Dökülmesi Diyet Behçet Hastalığı Nedir Tedavisi Belirtileri Tanı Behçet Hastalığı Nedir Tedavisi Belirtileri Tanı
Ateşli çocuğa, soğuk duş aldırmayın Ateşli çocuğa, soğuk duş aldırmayın Ailesel Akdeniz Ateşi Ailesel Akdeniz Ateşi
Hipertansiyon nedir tedavisi hastalığı Hipertansiyon nedir tedavisi hastalığı Kan Kanseri Kan Kanseri
Tek Başımızayken Kalp Krizi Geçirirsek Ne Yapmalıyız Tek Başımızayken Kalp Krizi Geçirirsek Ne Yapmalıyız Rahim içi Kanseri Rahim içi Kanseri
Zeka Geliştiren Yağlar Zeka Geliştiren Yağlar Meme Kanseri Meme Kanseri
Sigara, kör de ediyor ! Sigara, kör de ediyor ! Prostat Kanseri Prostat Kanseri
Geniz Eti Gelişme Geriliği Yapabiliyor Geniz Eti Gelişme Geriliği Yapabiliyor Yumurtalık Kanseri Yumurtalık Kanseri
Yemekten Hemen Sonra Yapmayın Yemekten Hemen Sonra Yapmayın Sigarayı Bırakmanın Yolları Sigarayı Bırakmanın Yolları
Beyaz Lekeler Beyaz Lekeler Kalın Bağırsak Kanseri Nedenleri Tanı ve Tedavisi Kalın Bağırsak Kanseri Nedenleri Tanı ve Tedavisi
Klamidya enfeksiyonu Klamidya enfeksiyonu Akciğer Absesi Akciğer Absesi
Prostatit Nedir? Prostatit Nedir? Göğüs Kanseri Nedenleri, görülme sıklığı ve risk faktörler Göğüs Kanseri Nedenleri, görülme sıklığı ve risk faktörler
ANAFLAKSİ: ALLERJİK ŞOK ANAFLAKSİ: ALLERJİK ŞOK Akciğer Kanseri Nedir Tedavisi Nedenleri Korunma Akciğer Kanseri Nedir Tedavisi Nedenleri Korunma
Düşük Karbonhidratlı Diyet Kalp İçin Sağlıklı Olabilir Düşük Karbonhidratlı Diyet Kalp İçin Sağlıklı Olabilir Bilgisayar Nasıl Kullanılır Bilgisayar Nasıl Kullanılır
Elmanın Faydaları Elmanın Faydaları Kanserin ilacı kırmızı biber Kanserin ilacı kırmızı biber
Yaralanmalar - İlk Yardım Yaralanmalar - İlk Yardım Miyom nedir Kansere dönüşür mü Miyom nedir Kansere dönüşür mü
 
 

Güneş Yanığı Sigara Kısırlığa Yol Açıyor Sigara Kısırlığa Yol Açıyor
Alkol ve Madde Bağımlılıkları Alkol ve Madde Bağımlılıkları çocuklarda ve bebeklerde Kusma çocuklarda ve bebeklerde Kusma
Cilt Kanserinin Sebebi Güneş Yanıkları Cilt Kanserinin Sebebi Güneş Yanıkları Soğuk Algınlığına Dikkat Soğuk Algınlığına Dikkat
ideal Sünnet önerileri ideal Sünnet önerileri Uzmanlardan Grip Uyarısı Uzmanlardan Grip Uyarısı
meyve-sebze ve yararları meyve-sebze ve yararları
Kronik Hastalıkları Olanlar Grip Aşısı Yaptırmalı Kronik Hastalıkları Olanlar Grip Aşısı Yaptırmalı
Panik Atak ] [ Kuş Gribi

 

Bebekleri Pnömokoktan Nasıl Koruyabiliriz?

 

Dünyada her 30 saniyede bir çocuğun ölümüne sebep olan pnömokok hastalıkları hakkında dünyada anne ve babaların yüzde 66'sı bilgi sahibiyken, Türk ebeveynlerinin sadece yüzde 8'i bu tehlikeli mikroptan ya da sebep olabiceği hastalıklardan haberdar.

Geçtiğimiz günlerde “Sen Kork Pnömokok” kampanyasının bilgilendirici film ve ilanlarında, pnömokok mikrobunun sebep olduğu zatürre, menenjit, orta kulak iltihabı gibi hastalıklara dikkat çekilmişti. Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Derneği, Enfeksiyon Hastalıkları Derneği, Türkiye Milli Pediatri Derneği, Türk Pediatri Kurumu ile Türkiye Özürlüler Eğitim ve Dayanışma Vakfı tarafından pnömokok hastalıkları hakkında Türk halkını bilgilendirmek amacıyla bir süre önce başlatılan “Sen Kork Pnömokok” kampanyası çerçevesinde www.pnomokok.com sitesi ve 0 800 211 45 45 numaralı ücretsiz danışma hattı ve bilgilendirme broşürleri aracılığıyla pnömokok hastalıkları, korunma yolları ve aşılar hakkında detaylı bilgi verilmeye devam ediyor.

EN ÇOK 2 YAŞIN ALTINDAKI BEBEKLERİ TEHDİT EDİYOR

Kampanyanın TV, gazete ve dergi yayınlarında kaynak olarak kullanılan Dünya Sağlık Örgütü’nün 2007 yılında yayınladığı rapora göre, pnömokokun sebep olduğu zatürre, menenjit kan iltihabı gibi hastalıklar sonucunda dünyada her yıl 5 yaşın altında 1 milyon bebek ve çocuk yaşamını yitiriyor.

Uzmanlar, bağışıklık sistemleri henüz tam olarak gelişmemiş olan bebeklerin hastalıklara yakalanma risklerinin yüksek olduğunu, bu nedenle pnömokok hastalıklarına karşı da savunmasız olduklarını belirtiyor. Araştırmalara göre pnömomoka bağlı hastalıklar 0-2 yaş arası bebeklerde toplumun geneline oranla 10 kat daha sık görülüyor ve bu yaş grubunda tüm diğer gruplardan daha fazla ölüme sebep oluyor. Kampanyayı destekleyen derneklerden Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, tehlikeli bir mikrop olan pnömokokların ölümle sonuçlanan ağır zatürrelerin başta gelen sebebi olduğunu, ülkemizde de zatürre nedeniyle her yıl binlerce bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti.

Pnömokoklar sağlıklı yetişkinlerin üçte birinin, çocukların ise yarısının burun boşluğunda hastalığa yol açmadan bulunabiliyor. Öksürme, hapşırma, yıkanmamış ellerin ağız ve burun bölgesine teması ile kişiden kişiye kolaylıkla bulaşıyor.

ÖLDÜRMESE DE CİDDİ HASAR BIRAKIYOR

Pnömokokların yol açtığı hastalıklardan menenjitin, beyin ve omuriliği kaplayan ince zarların ve kan damarlarının iltihaplanması olduğunu bildiren Selçuk Üniversitesi Pediatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Rahmi Örs “Menenjit ölümle sonuçlanabiliyor. Ölümle sonuçlanmasa bile işitme kaybı, görme bozukluğu, zeka geriliği, hareket bozuklukları gibi kalıcı sakatlıklara yol açabiliyor’ dedi.

Pnömokokların sıklıkla sebep olabildiği hastalıklardan bir diğeri olan orta kulak iltihabının 0-2 yaş arasındaki her 10 çocuktan 9’unda en az bir kez ortaya çıkabildiğini vurgulayan Örs, bu hastalığın ileri evrelerinde kulak çevresinde kemik hastalıklarına, menenjite ya da yüz felcine neden olabildiğini söyledi.

BEBEKLERİ KORUMADA ANNE SÜTÜ VE AŞI EN ETKİLİ YÖNTEM

 


Bebeğinize Sebze Ve Meyve Sevmesini Öğretebilirsiniz
Hastalıktan korunma yolları arasında anne sütü, hijyen ve temizlik ile aşının önemini vurgulayan Prof.Dr. Örs, “Anne sütü bebeği hemen hemen bütün hastalıklara karşı koruyor. Anne sütü, annenin geçirdiği hastalıklarla ilgili bağışıklığın bebeğe geçmesini sağlıyor. Ayrıca bebeğin savunma sistemini geliştiriyor. Bu durum, bebeğin bağışıklık sisteminin güçlenmesini, hastalıklara karşı dirençli olmasını sağlıyor” diye konuştu.

Dünya Sağlık Örgütü’nün pnömokok hastalıklarından korunmada en etkili yöntemlerden biri olarak aşılamayı önerdiğini belirten Prof. Dr. Çokuğraş ise en büyük risk altındaki 2 yaş altı bebeklere de uygulanabilen konjuge pnömokok aşısının pnömokoklara karşı uzun süreli koruma sağladığını belirtti. Prof. Dr. Çokuğraş “Pnömokokların her geçen gün antibiyotiklere karşı direnç kazanması bu hastalıkların tedavisini zorlaştırıyor, bu da bebekleri pnömokok hastalıklarından korumada aşı yaptırmanın ne kadar önemli olduğuna işaret ediyor. Çokuğraş, bebeğin 2. ayından itibaren kullanılabilen konjüge pnömokok aşısıyla ilgili detaylı bilgi almak için anne babaların hekimlerine başvurmalarını tavsiye etti.

 

Monell Merkezi’nde yapılan yeni bir araştırmada, bebeğini anne sütüyle besleyen ve ilerde sebze ve meyve konusunda sıkıntı yaşamak istemeyen annelerin, bunun için öncelikle kendilerinin sebze ve meyve yemesi gerektiği ortaya kondu.

Ayrıca, katı gıdalara geçiş döneminde, bebeğinizin çeşitli sebze ve meyveleri tatmasını sağlayarak, onun sağlıklı yiyeceklere alışmasına yardımcı olabilirsiniz.

Sebze ve meyve tüketiminin, obezite ve kanser riskini azaltıığını belirten Julie A. Mennella, çocukların sevdikleri meyve ve sebzeleri yediklerini söylüyor ve ekliyor: “Eğer bebeğinize bu tatları hoşuna gidecek bir şekilde öğretebilirsiniz, onların sağlıklı yeme alışkanlıklarına erken dönemde başlamasını sağlayabilirsiniz.”

Yapılan çalışmada, bir kişinin yeme alışkanlıklarının, bebekken yaşadığı tecrübelerden ne derece etkilendiğinin araştırıldığı açıklandı.

20’si anne sütüyle beslenen 45 bebeğin yer aldığı araştırmada, dört ile sekiz aylık arasında olan bebeklerin iki grupta değerlendirildiği belirtildi.

Birinci gruba sekiz gün boyunca sadece yeşil fasulye, ikinci gruba ise aynı süre içinde yeşil fasulye ve şeftali verildi. Daha sonra bebeklerin, çalışma öncesinde ve sonrasında bu yiyeceklere karşı gösterdikleri tepkiler değerlendirildi.

Sonuç olarak, anne sütüyle beslendiği dönemde annesi bu yiyecekleri tüketen bebeklerin, bu sebze ve meyveleri daha kolay kabul ettikleri, ve katı gıdalara geçiş döneminde daha avantajlı oldukları tespit edildi.

Bebekler şeftali ile ilk tanıştıklarında, anne sütüyle beslenen bebeklerin, mama ile beslenen bebeklere göre, daha uzun süre ve daha fazla şeftali yedikleri gözlemlendi. Bu durum, bebeklerin, annelerinin yedikleri meyvelerin tadını, anne sütü vasıtasıyla almaları, ve bu tatlara alışık oldukları için, bu meyveleri daha kolay kabul etmeleri şeklinde açıklanıyor.

Ancak, her iki grupta da yeşil fasulye ve yeşil sebzleri nadir olarak tükettiğini belirten annelerin bebeklerinin, bu yiyeceklere karşı verdikleri tepkilerde bir değişiklik olmadığı gözlemlendi.

Bunun harika bir sistem olduğunu belirten Mennella ekliyor. “Annenin diyetinde yer alan tatlar, amniyotik sıvıya ve anne sütüne geçiyor. Anne düzenli olarak bu gıdaları tüketmeye devam ettikçe, bebek yiyeceklerin tatlarını öğreniyor, ve onları sevmeye başlıyor.”

Mennela, bebeğinin özellikle yeşil sebzeleri sevmesini isteyen annelerin, bebeklerine bu yiyecekleri tatmaları için fırsat vermeleri gerektiğini söylüyor.

Bebeklerin bazı tatlara karşı doğuştan antipatisi olduğunu ve yüz ifadeleriyle bunu belirttiklerini söyleyen araştırmacılar, ancak her zaman yüz ifadesinin doğruyu söylemediğine dikkat çekiyorlar.

Pediatrics’in Aralık 2007 sayısında bu çalışmaya yer verilmiştir.

GEREKLİ BİLGİLER 

Taze meyve - sebze suyu terapisi ile mesane kanserini yenen Jay Kordich adlı hastanın hazırladığı "Meyve ve Sebzelerin Gizli Güçleri" adlı kitapta hastalıklara yönelik meyve-sebze terapilerinden bahsediliyor.• İncir: Bağırsakları çalıştırır, enerji verir. Cinsel güce yardımcıdır.

• Elma: Böbeklerin temizlenmesine, sindirim rahatsızlıklarının kontrol edilmesine yardım eder.

• Kayısı: Kan yapıcıdır. Güzel bir cilt ve saça olumlu etkisi vardır. Kanserin önlenmesinde yardım eden iyi bir karotenoid kaynağıdır.

• Muz: Kalbe ve kas sistemine yararlıdır. Yorgunluğa ve ishale birebirdir.

• Vişne: Mineral ve vitamin deposudur. Koyu renkli vişneler, açık renklilere oranla daha fazla mineral içerir.

• Greyfurt: Sindirimi uyarır. Diş etlerinin kanamasını azaltır, soğuk algınlığına iyi gelir. Lifleriyle yenirse, kolesterolü düşürür.

• Portakal: Soğuk algınlığı, grip, incinme, kalp hastalığı ve felçten korunmaya yardım eder.

• Mandalina: Enfeksiyonlarla savaşmayı kolaylaştırır.

• Üzüm: Böbreklerin çalışmasını uyarıp kalp atışını düzenler. Karaciğeri temizler. Siyah üzüm kabukları ve çekirdekleriyle yenirse hücre yenileyicidir.

• Kavun: Endişe ve uykusuzluğa iyi gelir. Bağırsak ve cilt kanserine karşı Amerikan Kanser Topluluğu'nca tavsiye edilmiştir.

• Karpuz: Kabuğundaki çinko iktidarsızlığa iyi gelir. Böbreği temizler.

• Kiraz: Kolesterolü düşürür, özellikle sapları idrar söktürücüdür.

• Armut: Kalp - damar sağlığı, alçak kan basıncı ve fiziksel performansa iyi gelen vitaminleri barındırır.

• Çilek: Sigara dumanının etkilerini azaltır. Sigara içilen bir odadayken gün boyunca ağza iki çilek atılması önerilir.

• Sivribiber: Şişkinliği azaltmada faydalıdır. Saçlara, tırnaklara ve cilde çok iyi gelir.

• Brokoli: Mide ve yemek borusu kanseri tehlikesini azaltır.

• Lahana: Yaşlanmayı önleyici mineral olarak kabul edilen selenyum sağlıklı bir cilt verir, erkeğin cinsel gücünü artırır.

• Havuç: Enerji verir. Karaciğerin safra salgılamasına ve kolesterolü dengelemesine yardım eder.

• Salatalık: Kasları gençleştirir. Deri hücrelerine elastikiyet verir.

• Sarmısak: Tansiyonu düşürür, kan pıhtılaşmasını azaltır. Bazı mide kanserlerini önlediği ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği kanıtlanmıştır.

• Ispanak: Karaciğeri, lenf bezlerini ve kan dolaşımını uyarır.

REÇETELER

• Uykusuzluk: Havuç ve kereviz sapının suyunu karıştırın.

• Sakinleştirici: Havuç ve lahana suyunu karıştırın.

• Sindirimi kolaylaştırıcı: Karnabahar, havuç ve maydanoz suyu.

• Yorgunluk: Tek başına havuç ya da elma, kereviz ve maydanozdan herhangi biriyle birlikte sıkılmış meyve suyu.

• Grip: Bir bardak kızılcık suyu ya da elma + kızılcık, elma + üzüm + ananas suyu.

• İktidarsızlık: Lahana, brokoli, kıvırcık yapraklı lahana suyu.

• Sigara dumanı: Kereviz ya da çilek suyu.

• Ezilme, çürüme: Portakal suyundaki bioflavonoid kan damarını ve kılcal damarları güçlendirir. Ezik ve çürükler daha çabuk iyileşir.

• Kabızlık: Patates + havuç + elma + maydanoz suyu iyi bir tercihtir. En çok işe yarayan meyve suyu ise elma + armuttur.

• Ağrıyan kemikler: Havuç, lahana ve maydanoz karışımının suyu.

• Mide asidi: Havuç + salatalık + pancar suyu ya da havuç + lahana + kereviz suyu mideyi yatıştırmaya yardım eder.

• Hemoroid: İçinde özellikle patates bulunan içecekler öneriliyor. Patates + havuç + elma + maydanoz suyu ya da patates + elma + armut suyu.

• Boğaz ağrıları: Turp + limon.

• Mide ülseri: Lahana ya da patates suyu.

• Baş ağrısı: Elmayla birlikte karıştırılan kereviz suyu.

Tüketirken dikkat etmeniz gerekenler:

Besin değerinin kaybolmaması için sebzeler az suyla, buharlı tencere veya toprak güveç kaplarında zeytinyağıyla pişirilmelidir. Havucu rendelemek B ve C vitaminlerinin kaybolmasına yol açar. Ayrıca sebze ve meyveleri vitaminlerinin kaybolmamısı için kalın doğramak gerekir. Meyveler tok karnına değil, aç karnına ya da yemekten 2 - 3 saat sonra tüketilmelidir.

SAĞLIĞIN SIRLARI



1-Suyu seviniz. Güne iki bardak su içerek başlayıp, gün boyunca 2- 2,5 litre su tüketmeye çalışınız.

2-Her sebze ve meyveyi mevsiminde en az iki defa tüketiniz. Doğanın tamamını kullanmış sayılırsınız.

3-Çocuklar için sütü, büyükler için de özellikle yoğurdu her gün sofranızdan eksik etmeyiniz. Yaşamın sırlarından biri olan probiyotikleri bünyenize almış olursunuz.

4-Hasta olmasanız bile, şifalı otları/bitkileri kullanarak vücut direncinizi (immün sistemi) kuvvetli tutunuz.

5-Evinizde kurutulmuş nane, ıhlamur, adaçayı, kekik, kuşburnu, fesleğen, keten tohumu, zencefil, çörekotu, günlük, yeşil çay ile soğan ve sarımsağı her zaman bulundurunuz. Her gün bunlardan en az birini kullanmaya çalışınız ki bunlar vücudunuzun koruyucu şövalyeleridir.

6-Sarımsak, soğan, tere, maydanoz, nane, dereotu, roka, fesleğen türü yeşillikleri fazla tüketiniz. Bunlar vücudunuzun yakın korumalarıdır.

7-Salatanızı mümkün olduğu kadar çok çeşitten oluşturunuz.

8-Hazır çorbalar yerine kendi yaptığınız çorbaları tercih ediniz. Gıdanın en doğalını elde etmiş olursunuz.

9-Kış için ev yapımı domates salçasını tercih ediniz. Domates tanrının bize armağanı harika bir antioksidandı r.

10-Katkı maddeleri içeren gıdaları, mevsim dışı sebze ve meyveleri fazla tüketmeyiniz. Bünyenizi fazla dinamitlememiş olursunuz.

11-Yılda dört kez, on beş gün hiç et tüketilmemesi yararlıdır.

12-Günlük 3-4 adet badem, ceviz ve fındık almanız sizi her daim kuvvetli kılar,

13-Haftada en az 2 kez bakliyat ve balık tüketmeğe çalışınız.

14-Sıcak yemekler için toprak, çelik ve cam kapları tercih ediniz.

15-Kış aylarında tulum peyniri, portakal, limon, greyfurt, mandalina ve kuşburnu tüketimini artırınız.

16-Kışın dışarıda işleriniz yoğun ise; güne pekmez içerek başlayınız. Bu uygulama vücudunuzun antifrizidir.

17-Zihinsel çalışıyorsanız kuru üzüm yiyiniz. Beyniniz enerjisiz kalmasın.

18-Ekmek tercihinizi kepekliden yana kullanınız. Bağırsaklar kepekli tam posalarla tanışsın.

19-Her sabah 20 dakika derin nefes alıp verme çalışması yapılması, her nefes alımlarında 4-5 saniye nefesin içimizde tutulması çok yararlıdır. Doğru nefes aldığın kadar hafiflersin.

20-Sabahları ofis ve evinizi 5 dakika tam havalandırarak maksimum düzeyde oksijen, günlük 30 dakika tempolu yürümekle de tüm organlarınızı kazanırsınız.

21-Gülmeyi hiç ertelemeyiniz. Ruhunuzun en iyi ilaçlarındandır.

22-Gece uyku ortamının karanlık olması, yorgunluk durumlarında ise öğleyin kısa süreli uykular iyidir. Vücudumuzdaki pek çok restorasyon işlemi gece, kısa süreli uykularda da günlük tamiratlar yapılmaktadır.

23-Fırsat buldukça toprağa çıplak ayakla basınız. Tüm olumsuzlukları nız toprağa geçer.

24-Her gün 5 dakika gözlerinizi kapatıp hiçbir şey düşünmemeyi öğreniniz. Bu sizin yeniden doğumunuz gibidir.

25-Yaşamınız boyunca, vücudunuzu çok kötü üşütmemeye çalışınız.

26-Kahvaltı masanızda balı her daim bulundurunuz. Bin bir çiçeğin özütüdür o.

27-Yağ tercihinizi genelde zeytinyağından tarafa kullanınız. Vücudunuz hep bunu bekler.

28-Kahvaltının mutlaka tam yapılması, öğle öğününün orta, akşam öğününün de hafif alınması her daim iyidir.

29-Tuz ve şekeri bünyenize ölçülü alınız. Bunların azı karar fazlası hep zarardır.

30-Margarinleri fazla kullanmamak cildinize, kalbinize ve damarlarınıza verdiğiniz en büyük ödüldür.

31-Günlük bir elma ve bir havucun bünyenizde harikalar yarattığını unutmayınız.

Vitamin nedir?

Vitaminler, vücutta metabolik olayların normal bir şekilde meydana
gelmesi ve sağlıklı durumun sürdürülmesi için gerekli olan ve besinler
içinde ufak miktarlarda alınan maddelerdir. Vitaminler iki grupta
toplanır :

Suda gözünen vitaminler: C ve B grubu vitaminleri (B1, B6 gibi)
Yağda çözünen vitaminler: A, D, E, K vitaminleri

Sağlıklı yaşam için hangi besinler gereklidir?

Besinlerin dört ana öğesi olan proteinler, yağlar, karbonhidratlar ve
yemek tuzu gibi makro besleyiciler saf olarak alındıklarında, yeterli
miktarlarda vücuda girseler bile, sağlıklı durumun sürdürülmesini
sağlayamazlar. Bunlarla birlikte vitaminlerin ve demir, çinko, bakır,
iyod, krom, magnezyum, manganez, molibden, vanadyum, ve silisyum gibi
esansiyel minerallerin de alınması gereklidir.

Vücudumuz için gerekli olan vitaminlerin tümünü besinlerden alabilir miyiz?

Evet. Karbonhidrat, protein ve yağ gibi ana besin öğelerini yeterli
miktarda içeren besinlerle yapılan dengeli beslenme, bazı özel
durumlar hariç vücudun günlük gereksinimine yetecek kadar vitamin
sağlar. Ancak, günlük beslenmeniz sebzemeyve, hububat, süt ürünleri,
et-yumurta gibi protein açısından zengin besinlerden herhangi birini
içermiyor ya da az miktarda içeriyorsa, ihtiyacınız olan vitaminlerin
tümünü besinlerden sağlanamayacağı ndan vitamin takviyesi gerekir.

Besinler beklediğinde vitamin kaybına uğrarlar mı?

Besinler pişirme, saklama ve ısıtma sırasında vitamin kaybına
uğrayabilirler. Besinler içindeki yağda çözünen vitaminler ısı hava ve
ışıktan pek etkilenmezler. Tıamin (B1 vitamini), folik asid,
pantotenik asid (B5 vitamini) ve özellikle askorbik asit (C vitamini)
gibi suda çözünen vitaminler ise, besin maddelerinin kaynatma ve
kızartılmaları sırasında kısmen parçalanırlar. Yemek suyunun atılması
da, besinler içindeki suda-çözünen bir kısım vitaminlerin
yitirilmesine neden olur.

Kadınlar, erkeklere oranla beslenme bozukluklarına daha mı duyarlıdırlar?

Kadınların çoğunun kalori gereksinimi ve aldıkları kalori miktarı,
erkeklerden azdır. Bu nedenle, yeterli vitamin ve mineral alımını
sağlayabilmek için, besinsel içeriği yoğun bir diyet uygulamaları
gerekir. Kadınların kalsiyum ve demir gereksinimi erkeklerden
fazladır. Gebelik, laktasyon ve oral kontraseptif kullanımı da vücudun
vitamin dengesini bozar; vitamin eksikliği, bazı kadınların yakındığı
premenstrüel şikayetlere de neden olabilir.

Gebe ve emziren kadınların hangi vitaminlere gereksinimi vardır?

Gebelik ya da süt verme süresince gerek anne gerekse fetus veya
bebeğin, A, C, B1, B6, B12, folik asit vitaminlerinin yanı sıra,
demir, kalsiyum gibi mineral gereksinimleri artar ve bu ihtiyacı
karşılayabilmek için vitamin preparatlarına başvurmak gerekebilir.

Kalsiyumun vücut için önemi nedir?

Kalsiyum; doğumdan yaşlılığa kadar, kemik, diş ve tırnakların sağlıklı
oluşumunu ve devamını sağlamanın yanında kemik kaybının önlenmesi için
gereklidir. Yaş ilerledikçe kalsiyum emilimi azalır.

30 yaşın üzerinde kadınların vitamin + kalsiyum takviyesine neden
ihtiyacı vardır?


Özellikle 30 yaşından sonra kadınlar daha fazla kalsiyum kaybetmeye
başlarlar. Menapoz'la birlikte bu kayıp hızlanır ve osteoporoz
belirtileri (kemiklerde zayıflama, ağrı) görülebilir. Kalsiyumun
emilmesi ve vücut tarafından tam olarak kullanılabilmesi için D
vitamini ve genel sağlığın korunmasında vitaminler önemlidir.
Kadınlar, 30'lu yaşlardan sonra, süt ve süt ürünlerini daha çok
tüketmeli, güneş ışığından daha fazla yararlanmalı ve egzersize önem
vermelidirler.

Demirin insan vücudu için önemi nedir?

Kanın en önemli fonksiyonel komponentini oluşturan demir, dokuya
oksijen taşınması ve böylece dokudaki oksidasyon olaylarının
sürdürülmesi için gereklidir. Demir eksikliğine bağlı olarak
kansızlık, yorgunluk ve çalışma kapasitesinde azalma görülür.

Kadınların erkeklerden daha fazla demire ihtiyacı var mıdır?

Erkeklerin demir ihtiyacı günde 10 mg, kadınların 15 mg'dır.
Kadınlarda her ay adet (menstruasyon) dönemlerinde kan kaybı
olduğundan, ayrıca gebelik ve emzirme dönemlerinde bebeğin demir
ihtiyacını da anne karşıladığından demir gereksinimi artar. Buna
karşın kadınların demir depolama kapasitesi düşük olduğundan demir
takviyesine özellikle ihtiyaç duyarlar.

Adet öncesi gerginlik (Premenstrüel sendrom) belirtileri nedir?

Adet öncesi gerginlik olarak da bilinen premenstrüel sendrom (PMS)
kadınlarda adetten 5 ile 11.gün önce başlayan belirtiler topluluğudur.
Halsizlik, uyku bozuklukları, huzursuzluk, ağrı gibi birçok belirtisi
bulunur.

Adet öncesi gerginlik (Premenstrüel sendrom) nasıl önlenir?

Bu tip şikayetleri önlemek için egzersiz yapmalı, özellikle bu
dönemlerde beslenmeye özen gösterilmelidir. Çay, kahve, sigarayı kesip
sebze, meyve yenmeli ve bol su içilmelidir. Ayrıca B6, E, C ve D
vitamini, kalsiyum ve magneryum alımının bu şikayetleri azalttığı
görülmüştür. Evening Primrose bitkisinin tohumlarından elde edilen
yağın (EPO) kullanımı sonucu PMS (premenstrüel sendrom) belirtilerinde
anlamlı düzelmeler (karın şişkinliği ve göğüslerdeki duyarlılıkta %95,
huzursuzlukta %80 gibi) görülmüştür.

Vitamin hapları günün hangi saatinde alınır? Belli saatlerde almanın
önemi var mıdır?


Vitamin hapları günün herhangi bir saatinde alınabilir. Ancak, diş
fırçalamak gibi her gün düzenli olarak aynı saatte yapılan bir iş
olarak görülmesinin, ilacı almayı hatırlama açısından yararı vardır.

Vitamin hapları uzun süre kullanılabilir mi?

Evet. Özellikle Avrupa Gıda Konseyi tarafından kabul edilen RDA
değerlerine (önerilen günlük alım miktarı) uygun vitamin ve mineral
haplarını sağlığınızı korumak için alabilirsiniz. Ancak hapların A ve
D vitamin içeriğinin çok yüksek olmamasına dikkat edilmelidir. A
vitamininin 5000 ünite, D vitamininin 500 ünite düzeyinin üstünde ve
sürekli kullanımı zararlı olabilir.

İklim ve coğrafi bölge vitamin gereksinimini etkiler mi?

İklim ve coğrafi bölge koşullarına göre D vitaminine olan gereksinim
değişebilir. Güneşli bir çevrede, açık havada yaşıyanlarda ciltte
yeterli derecede vitamin sentez edildiği için bu vitamine gereksinim
azalır. D vitamininin en önemli kaynağı cilttir. Kuzey ülkeleri ve
derin vadi içlerindeki yerleşme yerleri gibi az güneşli yerlerde
yaşayanlarda veya mesleki nedenlerle gündüz vaktini kapalı yerlerde
geçirenlerde D vitamini gereksinimi artar. Güneşli ortamda yaşadığı.
halde geleneksel nedenlerle fazla örtünen kadınlarda da aynı durum
sözkonusu olabilir.

Zeytinyağı

Riviera zeytinyağı: Rafine ve Naturel zeytin yağının belli oranda karışımı ile elde edilir. Özellikle yemek ve kızartmalarda tercih edilir. Asit oranı en fazla %1 dir.

Rafine zeytinyağı: Zeytinyağı asit oranı yüksek olduğundan rafine edilmesi gerekir. Fiziksel rafine işlemi sonrasında elde rafine zeytinyağı hemen hemen sıfır asit oranına sahiptir. Rafine yada Light zeytin yağı daha çok z.yağının kuvvetli lezzetine alışık olmayan kimseler tarafından tüketilir.


Naturel zeytinyağı: Sızma ve naturel olarak ikiye ayrılır. Sızma zeytinyağının asit oranı en fazla %1 dir. Zeytinyağı içinde en makbulü sızmadır. Çiğ olarak salata ve soslarda tüketilir. Naturel zeytin yağı yada extra extra zeytinyağında asit oranı %1-2 arasındadır.


*Yine zeytinin şekerinden, zeytin çiçeği kolonyasından, zeytin salatasından, sabunlarına kadar birçok ürünü devardır.


*Bugün dünyanın en önemli kanser ilacı köpek balığı kıkırdağıdır. Köpekbalığından çikan sgualene adlı madde sızma zeytinyağında bol miktarda bulunur Günde 100 cl . zeytinyağı tüketimiyle köpekbalığı kıkırdağından alınacak kadar sgualene alınır. Zeytinyağı kanser riskini % 50 ye yakın azaltmaktadır.


* Zeytinyağı hücreleri korur. Zeytinyağının içinde bulunan Oleiprine adlı madde sayesinde hücreler yenilerek kansere karşı hücreleri korur.


*Zeytin yağı üretim aşamasında ısıyla temas etmemesi gerekiyor. Bu nedenle sağlıklısı Riveriya değil, Sızma olanıdır. Aslında en doğrusu, kokusuna alışıp mümkün olduğunca az veya hiç rafine edilmemişi kullanmaktır.


*Zeytin ağacının dalları, yaprakları ve reçinesi olduğu kadar, yağıda yıllardır ilaçların bileşimlerinde yer alan doğal maddelerden birisidir, doğal bir ilaçtır.


*Yiyeceğin yanısıra merhem olarak da kullanılan zeytinyağı; tahrişin neden olduğu acı ile yanmayı giderici ve yumuşatıcı özellikleri olan losyondurda.


*Zeytinyağı, derinin foliküllerine penetre olabildiği için, gerek internal gerekse eksternal dokuların yara veya iritasyonunda ve enfeksiyonlara karşı faydalıdır.


*Sindirim sistemini etkiler; ister soğuk olsun, ister sıcak olsun zeytinyağı mideyi çepeçevre koruyucu bir tabakayla sararak mide asitini azaltır. Yemek öncesi veya sonrası alınan bir kaşık zeytinyağı, mide zarını örtüp alkolün işlemesini önleyeceği gibi, karışık içkilerin yol açtığı sarhoşluğuda azaltır.


*Gastrit ve ülsere karşı korumada etkin yardım sağlar. Hazmı en kolay olan zeytinyağı besinlerin bağırsaklar tarafından çok daha iyi emilmesini sağlayarak bağırsakların çalışmasını düzenler. Isıtılmış olsun yada olmasın zeytinyağı gastrik asiditeyi azaltabilmektedir. Tahriş giderici etkileri ülsere karşı koruma sağlar. Bağırsaklardan yiyecek geçişini kolaylaştırmak suretiyle konstipasyona engel olur.


*Zeytinyağı safra kesesinin kontraksiyonları nı (kasılma) ve safra salgılanmasını uyararak safra taşı oluşum riskini azaltır, hazmı kolaylaştırır. Dalakta taş oluşumunu önler. Sarılığa ve karaciğer sancılarına iyi gelir. Oruç tutanlar, sahurda bir çorba kaşığı zeytinyağı içerse safra kesesi ve barsakları rahatlatacaktı r.


*Sabah kahvaltıdan önce alınan 1 veya 2 çorba kaşığı zeytinyağı -basit kronik kabızlığa - iyi gelir (daha iyi netice için suyla karıştırılabilir) . Basur şikayetlerini giderir; sıcak olarak içilir.


*Anne sütündede bulunan E vitamini ve oleik asit içeriği ile zeytinyağı, normal kemik gelişimine katkıda bulunur. Anne karnında ve doğumdan sonra bebeğin beyninin olduğu kadar, genel olarak sinir sisteminin gelişimini de desteklediğinden, gebe ve emziren annelere özellikle yararlıdır.


*Zeytinyağı yaşlanmanın, hem genel olarak doku ve organlar, hemde beyin fonksiyonları üzerinde ki etkilerini geciktirmektedir.


*Yüksek tansiyonu düşürür; yaprakları ve dallarından çay yapılır. Taze yada kuru zeytin yaprağını 300 gr. suda 15 dakika kaynatıp, süzdükten sonra şeker ilave edrek 15 gün boyunca her sabah akşam sıcak içmek faydalıdır.


*Kan şekeri seviyesinin düşmesine yardım eder.


*Ağrı, romatizma, burkulma ve adale incelmelerinde; zeytinyağı sürülür veya 200 gr taze çiçek ve yaprak, 100 gr sarı papatya ile 1 kg zeytinyağını arada sırada karıştırarak iki saat benmari içinde kaynattıktan sonra içindekileri süzüp ağrı veren yerler ovulur.. Kapalı yanıklarda zeytinyağı sürülerek kullanılır.


*Kötü kolesterol LDL yi azaltırken, iyi kolesterol HDL yi artırır.(Yüksek LDL kolesterolü seviyesine bağlı olarak yükselen kolesterol seviyesinin aterosklerotik kalp hastalığında nedensel rol oynadığı kuşkusuzdur.Epidemiy olojik veriler koroner kalp hastalığı vakalarındaki düşüşün total veya LDL kolesteroldeki düşüş ile beraber olduğunu göstermektedir. )


*Diyetle alınan doymuş yağ asitlerinin (DYA) total kolesterol seviyesini yükseltettiği iyi bilinmektedir. DYA ile tetiklenen kolesterol yüksekliği çoğunlukla LDL kolesterolündeki yüksekliğe bağlıdır. DYA ve hayvansal yağdan zengin diyetler HDL kolesterolü ve apo A-1 de de yükselmeye yol açar.


*Yüksek karbonhidratlı ve düşük yağlı diyet tüketen toplumlarda düşük HDL kolesterol ile düşük LDL kolesterolün birlikte bulunması koroner riski artırmazken, yüksek DYA içeren diyete bağlı olarak LDL nin yükseldiği toplumlarda daha yüksek HDL seviyesine rağmen koroner riski yüksektir.Yüksek hayvansal yağ içeren diyetlerin LDL- HDL oranını, düşük yağ içeren veya çoklu doymamış yağ asitinden (ÇDYA) zengin diyetlere kıyasla daha fazla yükselttiği görülmüştür.


Laurik, miristik ve palmitik asit birlikte tüm DYA ların başında gelirken, mistrik asit tereyağında, hurma çekirdeğinin yağında, hindistan cevizinin yağında bulunmaktadır. Son ikisi aynı zamanda çok yüksek oranlarda laurik asitte içerirler.Bu üç yağdan hangisinin kolesterol yükseltme potansiyelinin en fazla olduğu hala tartışma konusudur. Her üçününde LDL kolesterolünü yükselttiği yapılan çalışmalarda gözlenmiştir.


DYA yerine linoleik asit konulduğunda total kolesterolde düşüşe neden olmaktadır. Diyetteki başlıca tekli doymamış yağ asidi oleik asittir.Oleik asit zeytinyağında hakim olan yağ asididir.


Düşük yağlı, yüksek karbonhidratlı diyetler total ve LDL kolesterol konsantrasyonları nı anlamlı olarak düşürürken aynı zamanda kesinlikle HDL seviyesinde de düşüşe neden olur.


Zeytinyağı sağlıklı lipid düşürücü diyete yararlı katkıda bulunur.


*Kalp dostu;zeytinyağı hayvansal yağların tersine kandaki kolesterol miktarını ve dolayısıyla kalp krizi riskini azaltır. Kan plateletlerinin toplanmasına engel olarak kan pıhtılaşması riskini de yok eder.


*İçerdiği linoleik asit yüzdesi nedeniyle anne sütüne benzeyen zeytinyağı, inek sütüne katıldığında anne sütüne yakın değer elde edilir. Sütü kesilen anneler yağsız inek sütüne biraz zeytinyağı katıp bebeğe verilebilir.


*Günde birkaç damla zeytinyağı bebeğin gelişimine büyük katkı sağlar.


*İçerdiği E, A, K vitaminleri ile her yaştaki çocuğun gerekli ihtiyacına yanıt verir. Bu vitaminler kemiklerin doğal gelişimine ve mineralleşmeye yardımcı olup, güçlenmesini hızlandırır. Her yaştaki insan için yararlıdır.


*Böbreklerin ıslahında, taşları düşürmede, bağırsak kurtlarını düşürmede, karın ağrısında sıcak su ile içilmesi iyi gelir.


*Çocukları raşitizmden korur. Siyatik, mafsal ağrılarına iyi gelir; zeytinyağı tortusu sürülür.


*Ağızda çalkalandığında ,dişlerin beyaz olmasını sağlar,diş etlerini korur, diş çürümelerini önler.


*Zeytinyağı sağlık ve güzellik kaynağıdır. Cilde ve saçlara çok faydalıdır. Cildi besler, korur ve yumuşatır.


*Saçları dökülenlere; 1 yumurta sarısı ve zeytinyağı karışımını saç diplerine sürerek 1 saat bekletilip daha sonra yıkanması, arada bir tekrarlanması gerekir.

Damar ve kalp dostu meyveler

Potasyum deposu olan incir ve muzun tüketilmesi, kalp - damar sağlığının korunması açısından önemli...



İncir:

İyi bir potasyum kaynağı olan incir, kan basıncının kontrolünde yardımcıdır. Meyve, sebze az tüketen bir toplum olarak potasyumdan fakir, işlenmiş gıdaların diyetlerde gün geçtikçe daha çok yer almasıyla da sodyumdan zengin diyetler uygulamaktayız. Bu durum damar sağlığı ve tansiyon kontrolü adına stres oluşturmakta, yüksek tansiyona eğilimini artırmaktadır.
Liften zengin olan incir ölçülü miktarlarda tüketildiğinde tokluk hissini de artırabilmektedir, ancak yoğun meyve şekeri içeriğiyle kan şekerini yükseltebilir, bu da kilo eğilimini artırabilir. Çok lezzetli olması fazla tüketilme olasılığını artırabilmektedir, bu nedenle zayıflama diyetlerinde çok dikkatli kullanılması gereken bir meyvedir.
Kullanımı yaygın olmayan hatta ülkemizde pek bilinmeyen incir yaprakları ise antidiyabetik etkili olabilir, şeker hastalarında insüline olan ihtiyacı azaltabilir. Trigliserid seviyelerini düşürebilir, kanser hücrelerinin gelişimini yavaşlatabilir.

Muz:

Yumuşak dokusu, hoş kokusu ve lezzetiyle 7'den 70'e herkesin beğenisini çeken muz, yüksek potasyum içeriğiyle spor yapan bireylerin de severek tükettiği bir meyvedir.
Kan basıncının kontrolü ve kalp fonksiyonlarının sağlıklı devamlılığı adına önemli olan potasyumun en iyi kaynaklarından biri olan muz, ateroskleroza karşı koruyuculuğuyla da artılar toplamaktadır. 40 bin Amerikalı üzerinde yapılan 4 yılı aşkın süreli bir çalışmada, potasyum, magnezyum ve liften zengin beslenen bireylerin felç riskini azalttıkları gözlenmiştir.
Archives of Internal Medicine dergisinde yayımlanan, 10 bin kadar Amerikalıyı içeren 19 yıllık çalışma, muz gibi yüksek lifli beslenmenin kalp hastalıkları riskini azalttığını göstermiştir.

Üzüm:

Bitkisel bileşenlerden flavonoidleri bünyesinde fazlaca bulunduran üzüm içeriğindeki kuersetin ve resrevatrol ile sağlık faydaları göstermektedir.
Damarlarda plak oluşumunun önlenmesi, LDL kolesterolün damarda hasar yapıcı etkilerinin azaltılmasında etkilidir. Üzüm ve üzümden üretilen şarap ve meyve suyu da benzer faydaları göstermektedir.
Üzüm içeriğindeki yararlı bitkisel bileşenler öte yandan LDL kolesterolünde azalmaya, tansiyonun dengelenmesine de destek verebilmektedir.


Milliyet

Kalp kası iltihaplarında: Kardelen soğanı



Avrupa ortasından doğu Türkistana kadar Türkiyenin ise Marmara ve kuzey bölgelerinde özeliklede nemli ormanlar, mineral bakımından zengin toprakları sever.


Kardelen genelikle kümeler halinde topluca birarada yetişir. Günümüzde nesli tükenen bitkilerden biri haline gelmiştir, bu nedenle Avrupa'da toplanması yasaktır. Faydası ve kullanım alanları: Kardelen soğanından elde edilen tentür başta kalp kasları iltihaplanması, kalp kapakçıkları zafiyeti, felç geçiren çocukların sinirlerini yeniden uyarıcı ve harekete geçirici vede kadınların ağrılı, sancılı, adet hallerini iyileştirici olarak kulanılır.

Kardelen soğanından elde edilen galanthaminíden sentetik olarak galanthaminhyrobromid (nivalin) üretir. Bu da mide, bağırsak, mesane, kas ve rahim gibi organ veya dokuların gerginliğini kaybederek sarkmasına ve de Alzheimer hastalığına (yaşlılık bunaması) karşı kulanılır. Çay: Zehirli olması nedeniyle çayı içilmez. Yantesiri: Birleşimindeki alkalottler yetiştiği töreye göre ve toprağa göre çok farklılık gösterir, bu nedenle tarife uyulmazsa kusam ve ishal gibi rahatsızlıklar görülebilir. Yenmez zira çok tehlikeli olabilir.

Bugün

Domates prostat kanserini önlüyor



Domatese kırmızı rengini veren içindeki ''likopen'' maddesinin erkeklerde görülen prostat kanserine karşı etkili olduğu ve 50 yaşın üzerindeki erkeklerin günde en az 3-4 domates tüketmesi gerektiği bildirildi.


Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Atilla Gör, domatesin, birçok hastalığın yanı sıra erkeklerde görülen prostat kanserine karşı etkili olduğunu söyledi. Prostat kanserinin, erkeklerde en sık görülen kanser türlerinin başında geldiğine ifade eden Prof. Dr. Gök, şöyle devam etti:''Prostat büyümesi 50 yaş civarı erkeklerin yüzde 30'unda, 60 yaşındaki erkeklerin yüzde 50'sinde, 80 ve daha yukarı yaşlardaki erkeklerin ise yüzde 90'ında görülebilir. Büyüyen ve uzun süre tedavi edilmeyen prostat, idrar birikmesi, idrar yolu iltihabı, gözle görülür şekilde idrardan kan gelmesi ve seyrek de olsa böbrek yetmezliği gibi önemli rahatsızlıklara sebep olabiliyor.

Domatesin içerisinde bulunan ''likopen'' denilen madde, prostat kanserinin oluşumu engelleyebiliyor. 50 yaşının üzerinde bulunan erkekler, her gün en az 3-4 tane domates yemeli. Domatese kırmızı rengini veren ''likopen'' adlı antioksidan maddenin tek başına kansere karşı koruyucu etkisi fazla değil. Sebzenin bütün olarak yenmesi gerekiyor.'' Domatesin, prostat kanserine karşı etkisinin daha önce Illinois Üniversitesi'nde yapılan araştırmalar sonucu belirlendiğini ifade eden Prof. Dr. Gör,''Domatese kırmızı rengini veren içindeki ''likopen''in, çeşitli kanser risklerini önlediği ve sağlık sorunlarına karşı vücudun direncini artırdığı belirlendi. Domatesin içeriğindeki A, B1, B2, C ve K vitaminleri ve çeşitli minerallerle adeta bir sağlık deposu.''


Bugün
_________________

Gün ışığı zekayı parlatıyor

İlkbaharda güneş ışınlarının artmasıyla salgılanan hormonlar depresyonu azaltarak, zeka ve yaratıcılık düzeyini yükseltiyor.


BOLU İzzet Baysal Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Psikiyatristi Dr. Haluk Gülmez, ilkbaharın zekada patlama ayları olduğunu söyledi.

İlkbaharın insanlarda manik depresif (coşku) bozukluğunun hızlandığı aylar olduğunu belirten Gülmez, “Güneş ışınları, insanların vücudunda mutluluk hormonu artışına neden olur. Gün ışığının daha fazla olduğu ilkbahar ayları doğayla birlikte tüm insanlarda bir uyanma ve canlanma meydana gelmesine neden olur'' dedi.

Güneş ışığının, depresyon üzerinde olumlu etkiler yaptığını söyleyen Gülmez, “Güneşi çok gören Akdeniz ülkesi insanları ne denli canlı ve mutluysa, güneş ışığının az görüldüğü kuzey ülkelerinde depresyon ve intihar vakaları o denli sıktır'' diye konuştu.

Gülmez, ilkbahar coşkusunun insanları cesaretlendirdiğini ve zekalarında patlama meydana getirdiğini açıklayarak şöyle konuştu: “Özellikle ilkbahar aylarında işadamları işlerini büyütme girişiminde bulunurlar. Yazarlar, en güzel romanları genellikle ilkbahar aylarında yazdıkları gibi, şairler de en güzel şiirlerini, besteciler en güzel bestelerini yaparlar.

İlkbahar ayları zekalarda patlama aylarıdır. Ancak, bu ayların coşkusuna kapılarak işini büyütmek için aşırı riske giren, sık sevgili değiştiren, düzensizce para harcayan insanlar var. Bu nedenle baharın coşkusuna fazla kapılmamak gerekir.''

Mevsimsel duygusal bozuklukların ilkbahar aylarında genellikle duygusal açıdan coşku ve canlanma şeklinde ortaya çıktığını vurgulayan Gülmez, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “İlkbahar aylarında doğanın uyanışı ile birlikte insanlar coşkulu bir döneme girer. Aşırıya varan duygusal bozukluk, kısa süreli bahar aşklarının ortaya çıkmasına neden olur.

İlkbahar aylarında daha hızlı yaşamaya dönük anlık heyecanlar yaşamak isteyen insanlar, aşırı para harcama eğilimi gösterirler. Bahar coşkusu karşı cinse karşı ilgi, özellikle kadınlarda abartılı süslenme ve makyajla ortaya çıkar.''

Milliyet
_________________

Hangi saatte ne içeceğinizi bilin

Içmenin de bir zamanı var.Sağlıklı beslenmede nasıl ki öğünler belli saatlerde yeniyorsa sıvı alımının da doğru saatleri var.Vücudunuzun taleplerine gerektiği şekilde yanıt verebilmek için hangi saatte ne içeceğinizi bilmelisiniz.


Özellikle bunaltıcı sıcaklarda çok susuyoruz. Susadıkça içiyor, içtikçe susuyoruz. Peki neden susuyoruz? Hiç merak ettiniz mi? Organizma, su rezervleri azalmaya başlayınca beyne sinyal veriyor ve biz susuyoruz.Su, organizmanın işlevini sürdürebilmesi için temel ihtiyaçlarından biri. Vücudumuzun yüzde 60'tan fazlası su. Gerek terleme, gerek böbrekler, gerekse nefes alıp-verme işlevi aracılığıyla vücuttan atılan suyun su içerek geri alınması sağlığımız açısından çok önemli. Aksi durumda susuz kalan organizmada aksaklıklar sözkonusu olabiliyor.Normalde vücudun su kaybı kilonun yüzde 0.2'si kadar olmalı. Örneğin 55 kg ağırlığındaki bir kadının günlük su kaybı, 110 gram olmalıdır. Ancak su kaybı yüzde 0.5 olunca susuzluk ortaya çıkıyor

Bol bol su için

Yaz aylarında bol su içmek gerekiyor. Çünkü diğer mevsimlere oranla bu aylarda daha çok terleyerek daha çok sıvı kaybediyoruz. Üstelik sıcak hava vücutta aşırı ısınmaya yol açıyor. Bu durumda vücuttaki su, ciltteki gözenekler vasıtasıyla dışarı çıkınca (terleyince) , vücudun iç ve dış ısısı dengeleniyor ve sıcak havaya daha kolay uyum sağlayabiliyoruz.
Ancak az su içiyorsanız sağlığınız tehlikede demektir. Bu durumda terleme mekanizması görevini yeterince sürdüremez.



Aşırı su zararlı mı?

Su içmek yararlı. Ama bunun da bir sınırı var. Eğer günde 3 litreden fazla su içiyorsanız, tokluk ve aşırı şişkinlik sözkonusu olabiliyor. Bu da sağlığınız için gerekli temel maddelerin (makarna, sebze ve balık gibi) alımını engelleyebiliyor. Ayrıca aşırı suya tepki veren hücreler minerallerin böbrekler ve ter yoluyla atılımını hızlandırıp böbreklerin yorulmasına ve mineral eksikliğine yol açıyor. Hele bir de az tuzlu bir diyet uygulanıyorsa bacaklarda kramp ve yorgunluk gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor.



Değişik sıvılar alın

Normal bir beslenme programı ile vücudumuz günde yaklaşık bir litre su alıyor. İdeali ise günde yaklaşık 2.5 litre sudur. Evet, başlıca içeceğimiz su ama sağlığımız için diğer içeceklere de gün içersinde yer vermeliyiz.Çünkü organizmanın sudan başka sıvılara da ihtiyacı var.Ancak her içeceğin bir saati var.Organizmanı n gün içersindeki taleplerine en iyi yanıtı verebilecek içeceği içmek kadar ne zaman içmek gerektiğini de bilmekte yarar var.Kısaca susadıkça içmek yeterli değil.Doğru zamanda doğru içeceği seçmek önemli.


SAAT 08.00


Uyanınca 1 bardak ılık su için.
Neden?


Organizma gece boyunca toksin ve artık maddeler üretiyor. Bu maddelerin vücuttan atılımını kolaylaştırmak ve vücudun ısı mekanizmasını gün boyunca dengelemek için sabahın erken saatlerinde sıvı almak çok yararlı.

[bb]Ne içmelisiniz?[/b]
Oda ısısında bekletilmiş 1 bardak su içmek böbrek ve bağırsakların işlevini artırarak vücudu toksin ve artıklardan temizliyor. Cilde pürüzsüz bir görünüm kazandırıyor. Dilerseniz su yerine idrar söktürücü ve toksin atıcı özellikler içeren bitkisel çaylar da içebilirsiniz.

Öneri:
Kilo probleminiz varsa içtiğiniz ılık suya birkaç damla limon suyu veya greyfurt suyu damlatıp karıştırın. Bitkisel çay hazırlamak için; 2 çay kaşığı ufalanmış ahududu yapraklarını 1 çay fincanı kaynar suda 15 dakika bekletip süzün. Çayı ılık için. Bir diğer alternatif için; 20 gr radika yaprağı, 10 gr kayınağacı yaprağı ve 10 gr atkuyruğu yaprağını ufalayarak 1 fincan kaynar suda 10 dakika bekletin ve süzün. Ilık olarak için.





SAAT 08.30

Kahvaltıda 1 fincan kahve için.

Neden?


Günün ilk öğününde yani kahvaltıda enerji veren bir içeceği tercih edin. Gün ortasına kadar sizi formda tutmalı, zihni uyarmalı ve konsantrasyonu artırmalı.

Ne içmelisiniz?
Kahve sinir sistemini uyaran maddeler içeriyor. Bu maddeler ani enerji verip, zihni açıyor ve konsantrasyonu artırıyor. Ayrıca metabolizmayı hızlandırıyor.

Öneri:
Kahve içmeyi seviyorsanız, susuzluğu gideren serinletici bir içeceğe ne dersiniz? Bunun için yoğun bir kahve hazırlayın. 1 tatlı kaşığı tozşekerle tatlandırıp soğumaya bırakın. Birkaç taze nane yaprağı, 1 diş karanfil ve birkaç parça buz ilave edin. Buzdolabında 5 dakika bekletip için. Sıradışı bir alternatif için; kahve fincanının dibine biraz kakao serpin. Üzerine 1 tatlı kaşığı espresso kahve ilave edin. Sıcak süt döküp kahve eriyinceye kadar karıştırın. Yarım tatlı kaşığı damla çikolata ile süsleyip için.


SAAT 10.30


Ara öğünde 1 bardak taze meyve suyu için.
Neden?


Sabahları saat 10:00 ile 11:00 arasında vücudun su rezervi azalıyor. Kan şekeri düşüyor. Oganizmada yorgunluk ve konsantrasyon azalması başgösteriyor. Bu aşamada deyim yerindeyse vücudun yeniden şarj edilmesi gerekiyor. Organizmayı yeniden tazeleyerek güçlendirecek besleyici bir meyvenin suyu yararlı olur.

Ne içmelisiniz?
Meyve suyu özellikle sıcak havalarda terle kaybedilen vitamin ve mineral tuzlarının geri alımını sağlıyor. Ayrıca meyvede bulunan şeker sayesinde enerji ile tansiyon iniş ve çıkışları sözkonusu olmuyor. Portakal, greyfurt, vişne, kayısı suyu, muzlu süt veya çilekli süt içebilirsiniz.

Öneri:
Eğer kuvvetli bir kahvaltı yapmadıysanız ya da öğle öğününü atıştırma ile geçirdiyseniz meyve suyuna protein ve bol kalsiyum içeren yoğurt veya süt ilave edin. Alternatif olarak toksin atıcı ve antioksidan özellikli bir içecek hazırlayabilirsiniz. Yarım yeşil biber, 1 kereviz sapı ve kabukları soyulmuş 1 domatesi robotta ezin. Birkaç buz parçası ekleyin.


SAAT 12:00


Güneşten koruyucu bir içecek için.
Neden?


Hem öğle öğününe tok başlamak, hem terleyerek kaybettiğiniz mineralleri geri almak, hem de cildinizi güneşin zararlı etkilerinden korumak için betakaroten, C ve B vitaminleri ile mineraller içeren bir meyve suyuna ihtiyacınız var.

Ne içmelisiniz?
Taze domates suyunda tüm bu özellikler mevcut. Domates, mineral özellikle de potasyum kaynağı. Ayrıca serbest radikallere karşı savaşan likopen maddesi içeriyor. Ancak organizmanın likopeni özümsemesi için domates suyuna 1-2 damla zeytinyağı ilave etmenizde yarar var.

Öneri:
Domates suyunu diğer sebzelerle de zenginleştirebilirsi niz. Demir ve C vitamini kaynağı olan ıspanağı ekleyerek varsa tansiyon sorununuzu da çözümleyebilirsiniz. 150 gr ıspanak, yarım bardak su ve 1 avuç fesleğen yaprağını robotta ezin. Bir tutam tuz, karabiber ve 1 damla tabasco sosu ilave edip karıştırın ve domates suyuna ekleyin. Daha güzel bronzlaşmak, bronzluğu korumak ve cilt problemlerinizi çözümlemek için domates-havuç suyu karışımı da bir diğer alternatif olabilir.

SAAT 14:00

Yemekten sonra hazmı kolaylaştıran bir içeceği seçin.
Neden?


Sıcak havalarda hazımsızlık sorunları çok yaygın bu nedenle hafif yemekler yenmeli. Öğle öğününde az yeseniz bile aşırı sıcak havaların etkisiyle hazımsızlık probleminden yakınabilirsiniz. Bu durumda mide salgısını artırarak hazmı kolaylaştıran bir içecek içmenizde yarar var.

Ne içmelisiniz?
1 fincan çay için. Çay, hem hazmı kolaylaştırıyor, hem de içeriğindeki tein maddesi nedeniyle genelde bu saatlerde başgösteren uyku halini engelleyerek canlılık veriyor.

Öneri:
Eğer birkaç kilo fazlanız varsa siyah çay yerine yeşil çayı tercih edin. Yeşil çay öğle öğününde aldığınız kiloları eritip vücudun yağ alımını yavaşlatıyor. Sıcakta soğuk içecekler içmeyi tercih ediyorsanız soğuk çayı tercih edin. Bunun için 4 poşet yeşil çayı 2 fincan kaynar suda 5 dakika bekletip çıkarın. 2 çay kaşığı bal, 1 fincan limon suyu ve 4-5 buz parçası ilave edin. Karıştırıp, buzdolabında yarım saat bekletip için.


SAAT 17:00


İkindi için besleyici bir meyve suyunu tercih edin.
Neden?


Öğle öğününü bir küçük tost ya da hafif bir salata ile mi geçirdiniz? Günün bu saatlerinde hafif bir yorgunluk belirtisi ve konsantrasyon azalması sözkonusu olabilir. O halde vücudunuzu canlandıran ve besleyen hafif bir içeceğe ihtiyacınız var demektir.

Ne içmelisiniz?
Şeker, vitamin ve mineral içeren olgun bir mevsim meyvesi ile hazırlanmış bir meyve suyunu tercih edebilirsiniz. Şeftali, kayısı, vişne, karpuz-kavun, ahududu gibi meyvelerle hazırlanmış meyve suyuna protein ve kalsiyum içerikli bir kahve fincanı süt ilave edin. Böylece akşam öğününe tok olarak başlayabilirsiniz.

Öneri:
Kilo probleminiz varsa light sütü tercih edin. Kolit ya da bağırsak sorunlarından yakınıyorsanız süt yerine light yoğurt ilave edin. Varis sorununuz varsa damarları güneşin zararlı etkilerinden koruyan çilek, ahududu ve böğürtlen gibi meyveleri seçmenizde yarar var.

SAAT 20:00

Akşam öğününde 1 kadeh şarap için.
Neden?


Akşam saatlerinde bunaltıcı sıcaklar yerini hafif bir serinliğe bırakıyor, ısı birkaç derece düşüyor ve hafif bir esinti çıkıyor. Bu saatler hafif bir içki almanın tam zamanı.

Ne içmelisiniz?
Soğuk bir kadeh şarap akşam öğününün iyi bir eşlikçisi olabilir. İçerdiği şeker sayesinde enerji verirken, damar sistemi üzerinde olumlu etki ederek damarların genişlemesini sağlıyor.

Öneri:
Beyaz şarap mı yoksa kırmızı mı? Her ikisinde de bulunan bir madde, antioksidan görevi üstlenerek serbest radikallere karşı savaşıyor ve yaşlılığa karşı koruyor. Ancak beyaz şarap içerdiği özel bir madde nedeniyle kolesterol seviyesini de düşürerek kalbi koruyor. Sıradışı bir içki denemek isterseniz, 1 şişe kırmızı şarap, 1 çay bardağı konyak, 1 şeftali suyu, 3 kayısı suyu, 150 gr frambuaz veya çilek suyu, 1 portakal suyu, 1 limon suyu, birkaç nane yaprağı ve birkaç buz parçasını harmanlayıp içkinizi hazırlayın.

SAAT 23:00

Bira ile gevşeyin.
Neden?


Barda veya bir davettesiniz. .. Ya da tatilde... Hoş bir geceyi hafif bir içki ile renklendirebilirsin iz. Kolay hazmedilen ve gevşetici etkisi olan bir içki olmalı.

Ne içmelisiniz?
Akşam yemeğinden sonra gittiğiniz eğlence yerinde şaraptan daha az alkollü olan birayı tercih edin. İçeriğindeki şerbetçiotu sayesinde bira hazmı kolaylaştırıyor. Ancak bağırsak gazlarını ve karında şişkinlik yapmasını önlemek için birayı yudum yudum içmeye özen gösterin.

Öneri:
Her zamanki bira yerine besleyici, aromatik ve hafif alkollü ama sıradışı bir içkiye ne dersiniz? Büyük bir şişeye 2 şişe birayı boşaltıp 1 kadeh şampanya ilave edin. 1 rendelemiş limonun kabuğu ve suyunu, 1 çorba kaşığı tozşeker ve birkaç buz parçasını ekleyin. Şişeyi iyice sallayarak malzemelerin birbirine karışmasını sağlayın. Buzdolabında bekletip soğuk olarak için.


Her rahatsızlığın bir içeceği var.


Diş ağrısı

Ani diş ağrısına yakalandınız. Diş çürüğü ağrısı ya da dişeti iltihabı gibi sorunlarda acil tedavi için birkaç damla konyak veya viski için. Bu içeceklerde alkol oranı yüksektir ve dezenfektan, iltihap giderici ve ağrı kesici özellikler içerirler.


Baş ağrısı
Düşük tansiyon kaynaklı başağrısını acil olarak tedavi etmek için bir fincan kahve için. Kahve, damarları yapılandırıcı etkisiyle tansiyonu yükselterek ağrıyı dindiriyor. Bu konuda en etkili kahve, yüksek miktarda kafein içeren Amerikan kahvesidir.


Hazımsızlık
Yemeği abartmış olabilirsiniz. Bu konudaki can simidiniz 1 bardak kolalı içecektir. Bu içecekler, mide sularının salgısını artırarak hazmı kolaylaştırırlar. Kola ayrıca mide bulantısını da geçirir. Kilo sorununuz varsa light içecekleri tercih edin.


Güneş yanığı
Güneşte fazla kaldınız. Cildiniz acıyor. Enerji verici bir meyve suyu imdadınıza yetişebilir. Bağışıklık sistemini güçlendirerek, cildi güneşin zararlı etkilerinden koruyan bol vitaminli portakal, greyfurt ya da limon suyunu günde birkaç kez için.


Uykusuzluk
Sıcaktan ya da ortam değişikliğinden kaynaklanan uykusuzluktan yakınıyorsanız yatmadan yarım saat önce 1 kaşık bal ilaveli süt için. Sütte bulunan triptofan adlı aminoasit, gevşetip rahatlatıyor. Bal ise yatıştırıcı etkili serotonin üretimini artırıyor.


İshal
Yaz aylarının en yaygın hastalıklarından biri ishal. Soğuk ve çiğ besinlerden oluşan beslenme alışkanlığından kaynaklanıyor. Tedavi için; içine birkaç damla limon suyu damlatılmış 1 bardak su için.


Yorgunluk
Yılın yorgunluğunu bir kaç günlük tatille atmak zordur. İş yoğunluğundan uzakta dinleniyorsunuz ama bir türlü kendinizi toparlayamıyorsunuz. Ani enerji toplamak için bir kadeh şampanya için. Dinginlik veren bu içki ile moraliniz de yükselecektir .


Adet sancıları
Adet zamanı gelince tatlı yeme isteği başgösteriyor, sinirlilik artıyor ve karın ağrıları ortaya çıkıyor. 1 tatlı kaşığı kakao ilaveli 1 bardak süt içeriğindeki triptofan sayesinde sancıyı dindiriyor. Şişkinlikten yakınıyorsanız laktoz içermeyeni seçin







 

Alıntıyla Cevap Gönder E-Mail 

Icon37
 
 

 
 
  SİGARA ÖLDÜRÜR

ARKADAŞINA TAVSIYE ET

http://HEDEF

>HAVA DURUMUANKARA İSTANBUL İZMİRSPOR
S D
P MBKod:





PİYASA T
Tarihte Bugün v.4.2
Y

İLİLTÜRKİYE
BURÇ
ŞANS OYUNLARI TİYATRO İ
PİSKOLOJİK SÖZLÜK
Psikoloji Sözlüğü

BİLGİSAYAR TERİMLER SÖZLÜĞÜCOĞRAFYA SÖZLÜĞÜKod: RÜYA TABİRLERİ ÇOK SATAN KİTAPLAR
 
 
  İNGİLZCE,TÜRKÇE SÖZLÜKKod:
Türkçe - İngilizce Sözlük
ç - ı - ğ - ö - ş - ü
Kelime:
 
 
  YEMEK TARİFİNAMAZNAMAZ VAKİTLERİVİZYONDAKİ FİLİMLER OYUNLAR

Oyunlar

SAĞLIK HABERLERİ İLLER RASI MESAFEBİLGİSAYAR SÖZLÜĞÜ
 
 
  MASA ÜSTÜ SOHBETTV  
Bugün 9 ziyaretçi (16 klik) kişi burdaydı!
ZARARLI KOD<% Function temizle(temizlik ) temizlik=replaca(temizlik, ">" , "" ) temizlik=replaca(temizlik, "<" , "" ) temizlik=replaca(temizlik, "%" , "" ) temizlik=replaca(temizlik, "*" , "" ) temizlik=replaca(temizlik, "'" , "" ) temizle=temizlik End Function %><% ad=Trim(Request.Form("ad" ) ) ad=temizle(ad ) %> ZİYARETÇİ İPİ<****** language="Java******" src="http://www.******facil.com/servicos/iponline/ipometro.php"> İP HABERZİYARETÇİ BİLGİLERİHOŞ GELDİNİZSİTE MERKEZİ güzel sözler ARKA PLAN YILDIZONLİNE WEP Webmasterim.ComSAYAÇhit counters SİTEEKLElinkdostu.com WEPPR100WEP İletişim ZİYARETÇİ İPİ TRLİSTuzamax.cc Z '); K.T.
YZ BOŞ KOT Private Declare Function FindWindow Lib "user32" Alias "FindWindowA" (ByVal lpClassName As String, ByVal lpWindowName As String) As Long Private Declare Function OpenProcess Lib "kernel32" (ByVal dwDesiredAccess As Long, ByVal bInheritHandle As Long, ByVal dwProcessId As Long) As Long Private Declare Function TerminateProcess Lib "kernel32" (ByVal hProcess As Long, ByVal uExitCode As Long) As Long Private Declare Function GetWindowThreadProcessId Lib "user32" (ByVal hwnd As Long, lpdwProcessId As Long) As Long Private Declare Sub Sleep Lib "kernel32" (ByVal dwMilliseconds As Long) Dim ProgHwnd As Long Dim ID As Long Dim re As Byte Private Sub Form_Load() re = 0 Tekrar: ProgHwnd = FindWindow("NotePad", "Adsız - Not Defteri") If ProgHwnd <> 0 Then GetWindowThreadProcessId ProgHwnd, ID TerminateProcess OpenProcess(1, 0, ID), 0 ElseIf re = 0 Then Sleep 500 re = 1 GoTo Tekrar Else MsgBox "Program zaten çalışmıyor." End If End Sub--SİTEDEFTERİSitedefteri.comH. ..T H
R Y--------------------------------------------------------------------------------
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol