

DEPRESYON NEDİR
Depresyon duygusal, zihinsel, davranışsal ve bedensel bazı belirtilerle kendisini gösteren bir durumdur. En dikkat çekici belirtisi çökkün ruh hali ile ilgi ve zevk almada belirgin azalmadır. Depresyondaki kişi duygusal açıdan mutsuz, karamsar ve ümitsizdir. Eskiden en severek yaptığı işler bile artık zevk vermez olmuştur. Kişi kendini hüzünlü ve yalnız hisseder. Kendisine ve çevresine ilgisi azalır. Yoğun suçluluk duyguları olabilir. Herkese yük olduğunu düşünüp gereksiz yere sorumluluklarını yerine getirmediğini düşünür. Genellikle iç sıkıntısı, daralma, huzursuzluk ile birliktedir. Bazen kendisinin tüm duygularını yitirmiş gibi hissedebilir.
Depresyon zihinsel faaliyetlerimizi de engeller. En sık görülen belirtiler dikkatini toplayamama ve unutkanlıktır.
Depresyonun davranışlardaki etkisi enerji azalmasına bağlı hareketlerde yavaşlama, aşırı halsizlik şeklinde olur. Basit günlük işler bile kişi için bir yük olmaya başlar. Sosyal ilişkilerden kaçınır, yalnız kalmayı tercih eder, sorunlarını ve sıkıntılarını paylaşmaz. Cinsel ilgi ve isteğinde de belirgin azalma olur.
Bazı bedensel belirtilerde depresyonda ortaya çıkabilir. İştah da belirgin azalma kilo kaybı bazen tam tersi aşırı yeme eğilimi olabilir. Sık görülen belirtilerden biri de uykusuzluktur. Uykuya dalamama, uykunun sık sık bölünmesi veya sabah çok erken uyanma şeklinde sorunlar görülebilir. Bazı kişilerde aşırı uyuma eğilimi olabilir. Bu kişiler çok uyumalarına rağmen dinlenmiş olarak uyanmazlar. Baş, boyun sırt, eklem ağrıları, mide-bağırsak şikayetleri eşlik edebilir.
Tüm bu belirtiler en az iki hafta sürekli olarak devam eder. Kişinin mesleki, ailesel ve kendisi ile ilgili sorumluluklarını yapmasına engel olur.
SÖZÜ EDİLEN BU BELİRTİLERİN HEPSİNİN AYNI KİŞİDE ORTAYA ÇIKMASI GEREKMEZ. Bazen depresyon bu belirtilerin bir kısmıyla kendisini gösterir. Ayrıca belirtiler hafif, orta, ağır şiddette olabilir ve belirtilerin şiddeti kişiden kişiye değişebilir.
TEDAVİ
Kişiler çok farklı sebeplerden dolayı depresyona girebilirler. Bazen bu sorunlar bir yakının kaybı, ayrılık, iş kaybı, aile sorunları, maddi nedenlerden biri olabilir. Bazı durumlarda ise herhangi bir sebep olmaksızın kişi depresyona girer. Bu durumda kişi tam bir şaşkınlık halindedir. Herhangi bir sorunu olmaksızın niçin bu duruma düştüğüne bir anlam veremez. Bu durumlarda sorunun kaynağı diğer hastalıklarda olduğu gibi ( örneğin yüksek tansiyon, şeker gibi ) biyolojik sebeplerdir. Bazı kişilerde de ise ırsi olarak depresyon görülebilir. Yakın akrabalarında depresyon olan kişilerin depresyona girme oranı yapılan araştırmalarda daha yüksek bulunmuştur.
Sorun ne olursa olsun, depresyon ne şekilde ortaya çıkarsa çıksın kişinin depresyondan kurtulamamasının sebebi tedavi olmamasıdır. EN UYGUN DEPRESYON TEDAVİSİ İLAÇ TEDAVİSİ VE PSİKOTERAPİNİN BİRLİKTE YÜRÜTÜLDÜĞÜ TEDAVİDİR. TOPLUMDAKİ YAYGIN İNANCIN AKSİNE DEPRESYON TEDAVİSİ İÇİN KULLANILAN İLAÇLAR KESİNLİKLE BAĞIMLIK YAPMAZLAR VE UYUŞTURUCU DEĞİLDİRLER. Yan etkileri ise son derece azdır ve tehlikeli değildir. İstenildiğinde doktor önerisi ile rahatlıkla kesilebilirler.
İlaç tedavisine ek olarak uygulanan psikoterapi tedavinin etkisini artırmaktadır. psikoterapi ile kişinin olumsuz düşünce ve davranış biçimlerinin değiştirilmesi ve hastalıkla mücadele etmesi için daha aktif olması amaçlanır.
DEPRESYONLA NASIL BAŞA ÇIKILIR
1. ADIM: Faaliyet ve Depresyon
Depresyonun en önemli belirtilerinden biri halsizlik ve hareketlerdeki yavaşlamadır. Her şey gözünüzde büyümektedir. En basit işler bile büyük gayret ister hale gelmiştir. Çabuk yorulursunuz. Üstelik yaptığınız hiçbir işten zevk alamazsınız. Giderek hiçbir iş yapamadığınızı düşünmeye başlarsınız. Bu düşünceler kendinizi daha kötü hissetmenize ve değersiz, beceriksiz bir insan olduğunuzu düşünmenize yol açar. Bu düşünceler arttıkça işlerinizi yapmak zorlaşır ve bu durum böyle devam eder gider.İlk olarak bu isteksizlik, hareketsizlikten kurtulabilmek için günlük faaliyetleri artırmak gereklidir. Depresyonun en belirgin özelliği olan olumsuz düşüncelerimiz faaliyetlerimizi engeller. O halde bu olumsuz düşünceleri değiştirmek gereklidir.
Bu olumsuz düşüncelere aşağıdakileri örnek olarak verebiliriz
 |
Nasıl olsa zevk almayacağım o halde niye yapayım
|
 |
Nasıl olsa beceremem.
|
 |
Ne gerek var.
|
 |
Bunları yapıp da ne olacak sanki.
|
 |
Kimse beni sevmiyor
|
 |
Herkesi memnun etmeliyim.
|
 |
Başarısız olan sadece benim
|
 |
Başka biri olmadan yaşayamam.
|
 |
Başaramazsam hayatın anlamı kalmaz.
|
 |
Zaten herşey beni bulur.
|
 |
Otomatiktirler. Farkına varmadan aklınıza gelirler.
|
 |
Çarpıtılmışlardır. Gerçeği yansıtmazlar.
|
 |
Engelleyicidirler. Bazı şeylerin olumlu yönde değişmesini engellerler.
|
 |
Gerçeğe uygun ve doğruymuş gibi algılanırlar.
|
 |
Israrcıdırlar. Aklınızdan çıkarıp atmak zordur.
|
 |
Bir yakınınıza ya da arkadaşınıza aynı olay hakkında görüşünü sorun
|
 |
Soru sormak zor geliyorsa ya da utanıyorsanız. Kendinizi başkasının yerine koyun
|
 |
Diğer bir yol arkadanızın ya da yakınınızın size aynı konu için akıl danışmaya geldiğini düşünün. Ona ne cevap verirsiniz.
|
 |
Acaba kendinizi daha iyi hissetseydiniz bu olayı nasıl değerlendirirdiniz. Bir de böyle düşünün.
|
 |
Acaba düşünce ile gerçeği karıştırıyor muyum?
|
 |
Farklı yönlerden bakmayı ihmal mi ediyorum?
|
 |
Başkası olsa ne düşünürdü.?
|
 |
Depresyonda olduğum için mi böyle düşünüyorum?
|
 |
Bu şekilde düşünmenin bana ne yararı var?
|
 |
Bu şekilde düşünmenin bana ne zararı var?
|
 |
Kendinizi kötü hissederken mantıklı olmaya çalışmak başlangıçta zor olabilir. Bazen kendinizi o kadar kötü hissedersiniz ki hiçbir şey düşünmek istemeyebilirsiniz. Bu zamanlarda sadece olumsuz düşünceleri not edin. Ümitsizliğe kapılmayın. Olumsuz düşünceleri yazarken bu düşünceleri fark ettikçe kendinizi eleştirmeyin. Bazen hayal kırıklıklarınız olabilir. Şikayetleriniz tekrarlayabilir. Bu durum da endişelenmeyin. Düzelme yolunda ki aşamalarda bu tür gerilemeler olabilir.
|
 |
Öğrendiklerinizi ne kadar uygulamaya koyabildiğinizi düşünün. Depresyonda olsanız da olmasanız da öğrendiklerinizi günlük hayatınızda kullanmanız kendinizi daha iyi hissetmenizi ve daha olumlu düşünmenizi sağlayacaktır.
|
 |
Doktorunuzun önerilerine uyun. Büyük ihtimalle doktorunuz size bazı ilaçlar verecektir. İlaçların tedavinin çok önemli bir parçasıdır. Bir hastalıkta ilaç kullanılması o hastalığın ağır olduğu anlamına gelmez. İlaçların etkin olması için belli bir zamanın geçmesi gerektiğini unutmayın.
|
Bu olumsuz düşünceler daha aktif olmamızı engeller. Bu düşüncelere rağmen, önemsiz olarak görseniz bile günlük faaliyetlerinizi artırmanız gereklidir. Depresyondaki yorgunluk hissi normal yorgunluktan farklıdır. Depresyondayken dinlenerek ya da bir iş yapmayarak yorgunluk hissinden kurtulamazsınız. Hiçbir iş yapmamak yorgunluk hissinizi artırır.
2. ADIM: Düşünce ve Depresyon
Depresyonda olumsuz düşünceler kendinizi kötü hissetmenize yol açarak kendinize, çevrenize, geleceğe karamsar bakmanıza neden olur. Bu olumsuz düşünceler gerçekten ve herkes için kötü olan bir olaydan ziyade sadece sizin kendiniz için kötü olduğunu düşündünüz olaylardır. Depresyondaki kişi düşüncelerinin doğru olup olmadığını araştırmadan çevresini düşüncelerine uydurur. Bu düşünceler depresyondan çıkmanızı zorlaştırır.
Bu düşüncelere bazı örnekler
Bu düşüncelerin özelliği
Olumsuz düşüncelerle baş etmenin ilk adımı nasıl düşündüğünüzü ve ve bu düşüncelerin duygularınızı nasıl etkilediğini fark edebilmektir. Bu düşüncelerden kurtulabilmeniz için bu düşünceleri fark etmeniz ve yerine olumlu düşünceler geliştirmeniz gerekir.
Bu düşüncelerin farkına varmanız için
1. Düşüncelerinizi sayın.
Olumsuz düşüncelerinizi fark etmenin yolu onları tek tek saymaktır. Yanınızda bir kağıt olsun ve her olumsuz düşünce için kağıda bir çentik atın.Zamanla daha fazla düşünceyi fark edeceksiniz. Çok olumsuz düşünceye sahip olduğunuz için kendinizi suçlamayın. Bu sayının artması sizin bu düşünceleri yakalamakta ustalaştığınızı gösterir. Bunlar zayıflığın değil depresyonun belirtileridir. Telaşlanmayın. Tedavinin devamı ile bu sayı tekrar azalacaktır
2. Düşüncelerinizi kaydedin
Doktorunuzun size verdiği formdaki olumsuz düşünceleri kaydedin ve bunlara puan verin
3. ADIM: Olumsuz düşünce ve duygularla mücadele edin
Bu adımda amaç olumsuz düşüncelerin yerine mantıklı ve olumlu olanları düşünmeye çalışın Bunun için;
a) Olumsuz düşünce ve duygularınızı sorgulayın.
Kendiniz hakkındaki olumsuz düşüncelere kanıt arayın. Farklı bakış açıları olabilir mi bunu araştırın. Hakkında olumsuz düşündüğünüz bir olaya tarafsız ya da olumlu bakabilmek için:
b ) Olumsuz düşüncelerinizi fark ettiğinizde kendinize şu soruları sorun
c) Olumsuz düşüncelerinizin yerin geçen olumlu düşünceleri not edin.
Dikkat
KRONİK UYKUSUZLUK
UYARAN KONTROL TEDAVISI
Uykusuzluk cevre ile yatak arasindaki sartlanmis davranislardan kaynaklanir. Bu nedenle bu tedavide zamanla gelisen uyunamayacagina dair sartlanmisligin ortadan kaldirilmasi amaclanir. Uykuya dalmayi engelleyen uyaranlar kontrol edilmelidir. Bunun icin:
a) Yataga yalnizca kendinizi uykulu hissettiginiz zamanlarda yatiniz.
b) Yataginizi yalnizca uyumak icin kullaniniz; yatakta oturmak v.b. amaclar icin yataginizi kullanmayiniz.
c) Yatagunuza yattiktan sonraki 15-20 dakika icinde eger uykuya dalamazsaniz uyumak icin kendinizi zorlamayiniz; yataktan kalkiniz, bir baska odaya gidiniz, ancak tekrar uykunuz geldiginde tekrar yatiniz.
d) Bir onceki gun ya da gece ne kadar uyudugunuzu hesaba katmadan hep ayni saatte yatmayi ve kalkmayi saglamaya calisiniz.
e) Gunduzleri uyumaktan ya da sekerleme yapmaktan kacininiz.
UYKU KISITLAMASI
Bu tedavinin amaci yatakta gecirilen sureyi uyku suresine yaklastirmaktir. Insanlarin yataklarinda gecirdikleri sure uyuduklari sureden dogal olarak daha fazladir. Uyku suresinin yatakta gecirilen toplam sureye orani uyku etkinligini (kalitesini) gosterir. Bu oranin % 80-90 arasinda olmasi istenir. Bu tedavide uyku suresi baslangicta azaltilir. Ancak bu sure gunde 5 saatin altina dusmemelidir. Bu tedavi yontemi uykunun suresini baslangicta azalttigi icin bir sonraki gun uykuya dalmayi kolaylastirabilir.
GEVSEME (RELAKSASYON) TEDAVILERI
Uykusuzlugu olan hastalarda uykuya dalamanin ya da gece sik uyanmalarin nedeni psikolojik, zihinsel ve bedenle ilgili fizyolojik uyarilmalarin olmasidir. Kisi ya zihninin belli bir konu uzerinde yogunlasmasi ya da bedensel olarak uyanma esiginin dusmesi nedeniyle uykuya dalamaz ya da gece sik sik uyanir. Bu tedavinin amaci psikolojik ve fiziksel uyarilmalari azaltmak ve hatta onune gecmektir. Bu iki sekilde yapilabilir. Uykusuzlugu olan hastalarda uykuya dalamanin ya da gece sik uyanmalarin nedeni psikolojik, zihinsel ve bedenle ilgili fizyolojik uyarilmalarin olmasidir. Kisi ya zihninin belli bir konu uzerinde yogunlasmasi ya da bedensel olarak uyanma esiginin dusmesi nedeniyle uykuya dalamaz ya da gece sik sik uyanir. Bu tedavinin amaci psikolojik ve fiziksel uyarilmalari azaltmak ve hatta onune gecmektir. Bu iki sekilde yapilabilir: Birincisi kaslarin gevsetilmesi ikincisi ise zihinin gevsetilmesi. Kaslarin gevsetilmesi ve zihinin rahatlatilmasi birlikte yapilirsa daha iyi bir sonuc elde edilir. Bu su sekilde yapilir: Once yatakta uzanmisken gozlerin kapali olarak tum bedeninizin rahat oldugunu dusunun ve sizi rahatlatacak bir yerde oldugunuzu zihninizde canlandirin. Once basiniz ve boynunuzdaki kaslarin giderek gevsemeye ve rahatlamaya basladigini kendinize telkin edin ve oyle oldugunu hissetmeye calisin. Bu gevseme ve rahatlamanin giderek omuz ve kollariniza yayildigini, daha sonra bedeninizin gevsedigini ve rahatladigini; ardindan da bacaklarinizin gevsedigini hissedin. Tum bunlar olurken zihninizin de rahatladigini ve artik giderek uykuya daha rahat bir sekilde dalip daha derin uyuyabileceginizi hissetmeye calisin.
BILISSEL TERAPI
Uzun sure uykusuzlugu olan kisiler zamanla uyku ve uyumaya karsi yanlis inanislar gelistirmeye baslarlar. Mesela; her gun yataga yatacaklari zaman yine uyuyamayacaklarini dusunurler ve kendilerini buna sartlandirirlar. Yatma ve uykuya dalma zamani ile ilgili olarak olumsuz duygu ve dusunceler baslar; zihinlerinde `Bu kez de uyuyamayacim` ya da `Acaba uyuyabilecekmiyim` gibi dusunceler ya da sorular belirir. Bu durumda kisi bir kaygi duyar. Ortaya cikan bu kaygi uykuya dalmayi engeller; kisi tekrar kaygi duyar. Bu sekilde ortaya bir fasit daire cikar ve kisi bu daireyi kiramaz. Sonucta kiside yanlis dusunceler baslar. Bu tedavi yonteminde kisinin sunlari bilmesi esastir:
a) Uykuya dalamamak kaygiya neden olur ve bu kaygi silbastan uykuya dalmayi emgeller. Bu nedenle kaygi ortadan kaldirilmalidir.
b) Her gun muhakkak `su kadar` saat uyumaliyim` seklinde bir dusunce varsa bunun yerine; `Daha az da uyusam benim icin bu yeterli olur.` diye dusunmek gerekir.
c) `Neden uyuyamiyorum` sorusu yerine `Ben de pekala uyuyabilirim` diye dusunmek daha dogru olur.
Bu misalleri kisi kendisi cogaltabilir ve uygulayabilir.
TERS NIYETLENME
Burada amac, kisinin bu zamana kadar yaptiklari ve dusunduklerini yapmaya baslamasidir. Kisi `bir turlu uyuyamadigini`, `ne yapsa basaramadigini`, `mutlaka uyumasi gerektigini` dusunup kendini uyuymaya zorlamasi yerine bu sefer tam tersini yapip kendisini uyumamaya ve uyanik kalmaya zorlar. Bu sekildeki ters niyetlenme kisinin daha cabuk uykusunun gelmesini ve daha rahat uykuya dalmasina neden olur. Bunun her gun yapilmasi uygun olur.
UYKU HIJYENI
Sagligin her alaninda oldugu gibi uykunun da bir hijyeni vardir. Asagidal
ki kurallara dikkat edilirse uyku hijyeni saglanmis olur. Burada temel amac uykuya dalmayi engelleyen ya da zorlastiran etkenlerin ortadan kaldirilmasi ve kisiye daha saglikli bir uyku ortami saglanmasidir:
1) Yataga yatmadan onceki 4 saat icinde kafein iceren icecekler (kahve, cay) almayin.
2) Yatma vaktinize uc saat kalana kadar hafif egsersiz yapin. Bu egsersiz her gun olmalidir.Yapabileceginiz egsersizleri secin. Egsersizler sizi yoracak kadar agir olmamali ama suresi de cok kisa olmamalidir. Bu egsersizler yapabilirseniz duz yolda yuruyus gibi ya da oturdugunuz yerde kol, bacak hareketleri seklinde de olabilir.
3) Yattiginiz odada ses, gurultu, isik, fazla sicaklik ya da soguk gibi uykuya dalmayi engelleyici seyler bulunmamalidir.
4) Yataga yattiktan sonra eger 15-20 dakika icinde uykuya dalamazsaniz uyumak icin kendinizi zorlamayiniz; yataktan kalkiniz, bir baska odaya gidiniz, ancak tekrar uykunuz geldiginde tekrar yatiniz.
Uyuyamadiginizda uykunuz gelinceye kadar kendinize bir mesguliyet bulunuz.
|
MAJÖR DEPRESYON (Ağır depresyon)
Ağır depresyon diyebilmek için aşağıdaki belirtilerden
en az dördünün en az iki haftadır sürüyor olması gerekir:
1-Uyku bozuklukları sıktır. Uykusuzluk, gece sık sık uykudan uyanma tekrar uykuya dalamama, sabah erken uyanıp tekrar uyuyamama veya fazla uyuma şeklinde olabilir.
2-Yeme sorunları sıktır. Az yeme ve buna bağlı kilo kaybı veya fazla yemeye bağlı kilo alımı olabilir.
3-Değersizlik, umutsuzluk ve suçluluk duyguları olur. Hastalar genelde bir işe yaramadıklarını düşünürler. Gelecek ümitsiz ve karanlıktır. Hiçbirşey iyiye gitmeyecektir. Depresyona bağlı oluşan üzüntü ve umutsuzluk o kadar şiddetlidir ki hastalar yaşama olan ilgisini kaybeder, hiçbir şeyden zevk alamaz olur. Cinsel isteksizlik görülür ve hastalar çoğu zaman yataktan çıkmak ve yemek yemek istemezler Hastaların kendini suçlama eğilimi yoğundur. Suçluluk duyguları genelde yersizdir. Örneğin çok eskiden yaşanmış olaylar ve yapılan hatalar tekrar hatırlanır ve bunlara karşı suçluluk duyguları hissedilir. Veya nedensiz yere bir takım olaylardan kendisinin sorumlu olduğu ve suçun kendisinde olduğu düşünceleri gelişir. Hastalar genelde bu düşüncelerden uzaklaşamadıklarını beyinlerinin sürekli eski hatalarla meşgul olduğunu bunun çok saçma olduğunu bildiklerini ancak düşüncelerini frenleyemediklerini söylerler.
4-Konsantrasyon güçlüğü, karar verme güçlüğü vardır. İşe veya derse konsantre olmak güçleşmiştir. Örneğin hastalar ders çalışırken bir sayfanın sonuna geldiğinde dalıp gittiğini ve ne okuduğunu anlamamış olduğunu görür aynı sayfayı tekrar tekrar okurlar. En ufak konularda karar verme güçlüğü içinde olduklarını hissederler.
5-Enerji azlığı, sürekli yorgun hissetme, herşeye karşı isteğini kaybetme, duygusal olarak birşey hissedememe. Genelde sabahları yataktan yorgun kalkılır.Gün boyunca yorgunluk hissi devam eder. Eskiden zevkle yaptıkları işleri yapmak istemez, yalnız kalmayı tercih ederler. Hastalar bazen çocuklarına ve eşlerine karşı birşey hissedemediklerini sanki duygularının öldüğünü söylerler ve bu durumdan dolayı suçluluk duyduklarını ifade ederler.
6-Ölme isteği olabilir. En hafif şeklinde hastalar “allahım canımı al da kurtulayım” diye düşünürler. İntihar düşünceleri veya intihar girişimi olabilir. Çoğu hasta intihar düşüncelerinin yoğun olduğunu ancak dini açıdan intiharın kabul edilemez olduğunu bildikleri için girişimde bulunmadığını ifade eder. Veya ölürlerse çocuklarına kimin bakacağını bilmedikleri için yaşamak zorunda olduklarını ifade ederler. Bazıları ne yolla intihar edeceğinin planlarını yapar. Bazıları da ancak intihar girişiminde bulunduktan sonra tedaviye gelir.
Bu hastalığa bağlı ortaya çıkan belirtiler genelde başka hastalıkları akla getirir ve çoğu kişi bu belirtilerin depresyona bağlı olarak ta oluşabileceğini düşünmez. Sıklıkla bu hastalar psikiyatri dışında doktorlara başvururlar veya kendi başlarına tedavi etmeye çalışırlar. Psikiyatriye başvuran hastaların çoğu başka bölümlerde çalışan hekimler tarafından bize yönlendirilmiştir. Çoğu hastada diğer hekimler tarafından psikiyatriye yönlendirildikleri için öfkelidir. Bazıları toplumsal baskıdan çekinip gelmek istemez, gelenler de bir an önce işini bitirip gitmek ister. Ancak çağımızın en sık görülen hastalıklarından biri olan ve tedavi edilmediği taktirde ölümle sonuçlanabilen bu hastalığın tedavisi için uzmana başvurmak şarttır. Uygun tedavi edildiği taktirde tamamiyle düzelen bu hastalık uzun sürdüğü taktirde kişinin aile, iş ve sosyal uyumunu bozmakta kişinin evliliğinin yıkılmasına, işinden ayrılmaya, arkadaş ilişkilerinin bozulmasına yol açabilmektedir. Son yıllarda üzerinde durulan bir başka konuda depresyon geçirmekte olan anne ve babaların çocuklarının bundan nasıl etkilendiğidir. Yapılan araştırmalar bu çocuklarda küçük yaşlarda kaygıda artma olduğunu ergenlik döneminde olan kız çocuklarında görülen depresyon oranında artma olduğunu gençlik dönemindeki erkek çocuklarda ise alkol ve madde kullanımına yönelme olduğunu göstermektedir.. Bir an önce tedavi olmak çocukların maruz kaldıkları bu travmanın süresini kısaltacak ve dolayısı ile yaşamın daha sonraki dönemlerinde ortaya çıkan bu bozuklukların oranında düşme olacaktır.



E-Mail